top of page
Yazarın fotoğrafınurhankahyaoglu

MİLGEM SENFONİSİ IV.BÖLÜM “Presto”

Güncelleme tarihi: 5 Tem 2023


MİLGEM SENFONİSİ

IV. BÖLÜM

“Presto”

“Çok hızlı”


Bu bölüm ilk üç bölümün ana temalarıyla örülü olarak başlar. Önce coşkulu bir müzik, sonrasında koro…



Prof. Dr. Nurhan Kahyaoğlu

@nkconsultum



Makineler Tam Yol İleri!..

Milli dizayn, entegrasyon, inşa yanı sıra sözleşme ve proje yönetimi hep beraber düşünülmelidir


2000’li yıllarla birlikte yerli sivil-özel sektör tersane ve firmalarımız 2004 yılında 15-20 yıl sonrası için belirlenen MİLGEM Projesi stratejisi üçüncü safhasında, yerli dizayn ile uluslararası projeler ile ihracat yaparak kendilerini göstermeye başladılar. Artık senfoninin üçüncü bölümü koro şeklinde şarkı söylercesine sürdülüyor ...mu?


Cumhuriyet dönemi ilk yerli dizayn Yardımcı Sınıf Harp Gemisi-Gölcük Yağ Gemisi

İki senede bir Doha-Katar'da gerçekleştirilen Uluslararası Deniz Savunma Fuarı ve Konferansı Covid-19 salgını nedeniyle 2020 yılında iptal edilmişti. Aynı fuar bu sene yine Katar’ın başkenti Doha’da DIMDEX-2022 olarak gerçekleştirildi. Başka ülkelerde de benzer fuarlar yapılmakta ve yerli savunma sanayimizin önde gelen firma ve tersaneleri bu fuarlarda başarıyla yer almaktadırlar. 2018’de olduğu gibi bu sene de anılan fuara katılan yerli firmalarımızın başarılı bir fuar geçirdikleri yerel ve uluslararası basında yer aldı. Ancak ben burada bir önceki fuarda yani o zaman imzalanan ve bu güne kadar gerçekleştirilen bazı projelerden bu yazı dizisini bir önceki bölümünde (MİLGEM Senfonisi III. Bölüm) kısaca bahsetmiştim.

Tekrar hatırlayalım (burada söz edemediklerimiz de olabilir) 2018 yılında TAIS’in partnerinden biri olan ADİK Tersanesi Katar Deniz Kuvvetleri ile Katar Donanmasının ihtiyaç duyduğu personelin yetiştirilmesinde kullanılacak silah donanımlı savaş eğitim gemisinin tedarikine yönelik anlaşmaya imza atmıştı. Gemi planlanan süre içerisinde tamamlanarak Katar’a teslim edildi. Diğer bir örnek ARES Tersanesi; Katar İçişleri Bakanlığı Sahil Güvenlik Komutanlığına 3 adet 48 metrelik açık deniz karakol botu ve 6 özel kuvvetler destek botu olmak üzere toplam 9 bot inşası için anlaşma sağlamış; Yonca-Onuk Tersanesi ise Katar Özel Kuvvetler Komutanlığı için toplam 8 adet MRTP24/U botu tedarikine ilişkin iki ayrı sözleşmeye imza atmıştı. Tasarımı ihtiyaca göre farklılaşan botlarda ASELSAN silah sistemleri de kullanıldı. Teslim edilen botlar maksimum 50+ knot sürat yapması isteniyordu. Bidiğim kadarıyla bu projeler başarıyla tamamlandı.

1996-97 yılları, Türk Sahil Güvenlik Komutanlığı için SSM (SSB) adına Proje Kontrol Ofisi Başkanlığı görevini icra ettiğim yüksek süratli (+50 knot) MRT 15 tipi sahil güvenlik botu, Yonca-Onuk Tersanesi’nin bu tipte dizayn ve inşa ettikleri ilk gemileriydi. Şimdi gelinen noktada Yonca-Onuk olsun, ARES olsun, geliştirdikleri dizayn ve imalat teknolojileriyle daha önce de başarıyla tamamladıkları ihraç projelerine yenilerini de eklediklerini gururla gözlemliyoruz. 2018’de imzalanan sözleşmelerin ekonomik büyüklüğünün bir önceki yıl toplam savunma ve havacılık ihracatının yüzde 46'sına karşılık geldiğinden söz edilmektedir. Türk savunma sanayisinin 2022'de de 4 milyar dolarlık ihracat hedeflediği bilinmektedir. Bu oranın büyük bir kısmının projelerinin tekno-ekonomik büyüklüğü nedeniyle deniz savunma firmalarına ait olduğu kanaatindeyim.

Şimdi gelelim bu kadar sözü neden ettiğimize. 05.7.2018 tarihli medya haberlerinden Pakistan’a dört adet korvet ihalesini Türkiye’nin kazandığını ve taraflarca sözleşme imzalarının atıldığını büyük bir sevinç ve gururla öğrenmiştik. Aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti ile 2 adet Tip-054A Fırkateyn tedarik sözleşmesi imzalayan Pakistan’a satılacak 4 adet korvet çok önemli ve anlamlıdır. Bu ihale MİLGEM Projesi’nin uzun vadeli hedefiyle tam olarak örtüşmektedir (10-15 yıl).

Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için dizayn edilen korvetin İlk Kaynak töreni -İstanbul tersanesi Komutanlığı



Yine açık kaynaklardan öğrendiğimize göre Pakistan ile imzalan sözleşme kapsamında dört adet korvet, MSB bünyesinde askeri fabrikaların ve tersanelerin yönetimi için kurulmuş olan ASFAT (Askeri Fabrika ve Tersane İşletme Anonim Şirketi) A.Ş’nin dizayn ve inşa yükümlülüğü ve sorumluluğunda; ikisi Türkiye’de İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda diğer ikisi de Pakistan’da Karaçi Askeri Tersanesi’nde inşa edilecek. Proje ASFAT tarafından yürütülecek ve sonuçlandırılacak, özetle anahtar teslimi olarak gerçekleştirilecektir. Her ne kadar medyaya yapılan açıklamalarda gemilerin MİLGEM sınıfı gemiler olacağı ifade edilse de benim çıkarımım gemilerin MİLGEM tipi gemilere oldukça benzer olacağıdır. Dizayn, entegrasyon ve inşa süreçlerine Pakistan Deniz Kuvvetleri mühendislerinin de bizzat katılacağı ve aynı zamanda iş başı eğitimleri ile birlikte know-how aktarımı yapılacağı; Pakistan’ın kendi muharip savaş gemisini dizayn, sistem entegrasyonu ve inşa kabiliyeti kazanmasının sağlanacağı anlaşılmaktadır. Bu yaklaşım bugüne kadar Türk Deniz Kuvvetleri’nin bilhassa Almanya ile yaptığı Fırkateyn, Hücumbot, Denizaltı, Mayın Avlama Gemisi gibi anahtar teslim tedarik projeleriyle benzerlik göstermektedir. Yaklaşık 80 yıllık savaş gemisi dizayn ve inşa deneyimimize bu projelerden kazanılan know-how’ın oldukça katkısı olmuştur. Burada bir hususu vurgulamak isterim. 1980’li yıllara kadar Alman firmaları/tersaneleri yurt dışı ihraç projelerinde ayrı ayrı teklif vererek birbirleriyle yarışıyorlardı. Ancak 1980’lerden sonra mevzuatta değişiklik yaparak yurt dışına yapılacak savaş gemisi gibi savunma sanayi projelerine Alman firmaların/tersanelerin konsorsiyum ya da ortak girişimciler olarak birlikte teklif vermeleri sağlandı. Kısacası ihaleler kazanıldığında kazan-kazan yaklaşımıyla, ilgili tüm Alman sanayi kazanmış oluyordu.

Pakistan’la imzalanan 4 adet korvet ihraç projesinde, yukarıda belirttiğim gibi açık kaynaklardan öğrendiğimiz bilgilere göre iki önemli husus dikkat çekmektedir. Birincisi; MİLGEM stratejisinin orta vadesinin aşılmış olduğu, doğrudan uzun vade hedefine rota çizildiği anlaşılmaktadır. Bu bir avantajdır ancak, yerli özel sektörün yani orta vadede ünsiyet kazanması beklenilen özel sektör tersanelerimizin de, önceden olduğu gibi sivil mühendislik ofislerinin, Ar-Ge kurum ve kuruluşlarının özetle, yerli tüm sektör unsurlarının projede optimum seviyede katkıları sağlanmalıdır. Kazan-kazan yaklaşımıyla sektörün tüm paydaşlarından yararlanılmalıdır.

İkincisi; fikri ve sanayi mülkiyet (Intellectual Property-IP) hakları hususudur. Ulusal ve uluslararası medyada bu konuda birkaç kelimeyle IP haklarının da devredileceği ifadeleri yer almıştır. Bugün eğer MİLGEM Projesi özgünse, yurt dışına satılabiliyorsa bunun arkasında MİLGEM patenti (fikri ve sanayi mülkiyet hakkı) olmasıdır. Bu nedenle yapılacak know-how transferinde fikri ve sanayi mülkiyet hakları paylaşımı konusunda dikkatli olunmalıdır. Benzer bir dizayn dahi olsa tüm performans sorumluluğu ASFAT’a ait olacağından yapılacak yeni tasarımda da IP, Royalty (imtiyaz hakkı) gibi hususlar önem arz etmektedir. Medyada yer alan bu haberin de eksik olduğu kanaatimi de ayrıca belirtmeliyim.

MİLGEM projesi ile büyük bir adım değil, büyük bir sıçrama gerçekleştirilmiştir. Halen MİLGEM Projesi kapsamında sürdürülen ilk dört geminin; dizayn ve inşa süreçlerinde, yurtdışı yurtiçi malzeme ve sistem tedariklerinde ve en önemlisi askeri proje yönetiminde yetkinlik kazanmış birçok yerli kurum ve kuruluş olduğu aşikârdır. İmzalanan bu sözleşmeyle de çıta daha da yukarı yükseltilmiştir. MİLGEM Senfonisinin orkestra şefi ASFAT A.Ş.’dir. Oluşturulacak yetkin bir yerli orkestrayla bu güçlü eser uluslararası sahnede başarıyla icra edilmelidir.

Dört bölümlük bu yazı dizisine, MarineDeal News’un Nisan 2018 sayısındaki “Viya Böyle…” başlıklı yazımdan alıntı yaparak başlamıştım, son kısmından bir alıntıyla da yazı dizimizi tamamlayalım.

Mevcut sivil ve askeri tersane düzenimizin ulaştığımız bu menzildeki yeri ve önemi göz ardı edilmemelidir. Bugün gelinen nokta çok iyi irdelenmeli ve bu seviyeye nasıl ulaşıldığı unutulmamalı ve ancak ulaşılan bu seviye gözlerimizi kamaştırmamalı. Dijital tersanelerin konuşulmaya ve hatta hayata geçirilmeye başlandığı günümüzde deniz savunma sanayi paydaşlarının daha açık bir ifadeyle, askeri tersanelerimizin tamamen özelleştirilmesinin avantaj ve dezavantajları, diğer ülkelerden örnekleriyle birlikte çok iyi incelenmelidir. Askeri gemi proje geliştirme ve proje yönetim örnekleri önyargısız değerlendirilmeli ve fakat mutlaka ama mutlaka %100 yerli dizayn hedefinden hiç sapılmamalıdır.

Gemi inşa sanayinde bugünlere ulaşılmasında çok önemli bir yeri olan askeri tersanelerimizin yüzyıla yakın süredir geliştirdikleri dizayn, entegrasyon, inşa ve proje yönetimi ünsiyeti kesinlikle yok edilmemeli ve sürdürülebilirliği vazgeçilmez bir politika olarak benimsenmelidir. Özel sektör de yüzde yüz yerli fikirler ve inovatif-yenilikçi yaklaşımlarla özgün dizayna ağırlık vermeli, rekabetçi dizaynlar geliştirmeli ve yeni teknolojilerin peşinde koşulmalıdır.

Son zamanlarda hiç aklımdan çıkmayan bir soru var; gemi endüstrimiz, kamu ve özel sektörümüz dijital tersaneyle ihaleye girmeye hazır mı? Bu konuda şimdiden kafa yormamız gerekir. Bugün bu sektörün önde gelen yabancı firmaları dijital tersane ile ihalelere teklif vermektedirler. Bu nedenle, stratejik olarak; gemi inşa sanayimizin askeri ve yerli özel sektör imkâ ve kabiliyetleri -insan kaynakları, teknolojik ve bilimsel altyapıları ve nasıl olduğunu ve nasıl yapıldığını bilmek (know-how) bağlamında mutlaka konsolide edilmeli fakat hiç birinden vazgeçilmemelidir. Artık hedef; kan kaybetmeden, eldeki bilgi ve beceri birikimini kaybetmeden -eldeki mirası ziyan etmeden- giderek daha da güçlenerek, özel sektör-askeri tersane rekabetine girmeden birlikte oluşturulacak ortak bir sinerjiyle bu güne kadar gerçekleştirilen küçük boyutlu askeri gemi ihracatları ile açılan bu yolda, MİLGEM korvetleri başta olmak üzere, sofistike muharip deniz platformlarını da ihraç ederek uluslararası pazarda ağırlıklı olarak ve sürekli yer almaktır.

Bilinmelidir ki; Beethoven’in 9. Senfonisi; insan aklı, bilinci, duygu ve esininden doğan yüce bir eserdir (Gönenç, 2016) ve yine bilinmelidir ki MİLGEM Projesi (MİLGEM Senfonisi) Türk insanının akıl, bilgi, bilinç, irade, duygu ve esininden doğan en yüce projesidir.


TCG Heybeliada, inşa kızağında denize inmeyi beklerken

MİLGEM Senfonisinin korosu gibi, bu resimdekilerin her birinin ne çok emeği ve katkısı var bu projeye; gözlerinden okunmuyor mu hepsinin…




Göğsünü aç korkma sakın...


Makineler Tam Yol İleri, Sapma rotadan, Viya Böyle...




NOT: Bu yazının tamamı ya da bir kısmı kaynak gösterilmeden kullanılamaz, yayımlanamaz. Kaynak gösterilse dahi aktif link verilerek kullanılabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayımlayanlar hakkında yasal işlem başlatılır.


https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/dokuzuncu-senfoni-2493

128 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page